Asıl adı Muhammed Mustafa’dır. Babası İbrahim adlı bir zattır. On yaşında babasını kaybeden Müştak Baba, dedesi Hacı Süleyman’ın himayesine girmiş ve temel eğitimini de Bitlis’te Şems-i Bitlisî (Hacı Mahmud Hoca)’den alarak ondan zahiri ilimleri öğrenmiştir. Yirmi yaşına geldiğinde ise o, Hacı Hasan-ı Şirvanî’ye intisap ederek tasavvufa yönelmiş ve sülûkunu tamamladıktan sonra hilâfet seccadesine geçerek irşad görevine başlamıştır.
Anadolu'da yetişen velilerin büyüklerindendir. Adı, Muhammed Mustafa Müştak Efendi'dir. Babası Seyyid Süleyman Efendi olup, anne tarafından soyu Seyyid Abdülkadir Geylani Hazretleri'ne ulaşır. 1172 (m.1758) yılında Bitlis'te doğdu. 1247 (m.1831) yılında Muş'ta, bozuk itikadlılar tarafından şehit edildi. Kabri, Muş kabristanında, orta yerde olup, halen ziyaret yeridir. Müştak Efendi Hazretleri tahsilini Bitlis civarında tamamladı. İlk hocası, amcası Hacı Mahmud Efendi'dir. Ataları, Hakkâri beylerinden Müştak Kadirî'nin idaresinde yirmi iki köy vardı. Amcası Hasan Ş,rvanî Hazretleri'nin sohbetlerini dinlemesi sırasında kalp gözü açıldı, ilahî aşka tutuldu. Beyliğini ve malını mülkünü görmez oldu. Hocası Şirvanî'den hiç ayrılmadı. Onun ileri gelen talebelerinden oldu. Yetişip kemale erdi.
Pirimiz, sultanımız Hacı Hasan Şirvani'dir.
Ahsen-i Takvim'e hayran olmuşuz, hayranıyız
beytini sık sık okurdu. Tasavvuf yolunda araştırmalarım devam ettirdi. Bir ara Bağdat'a gitti. Abdülkadir-i Geylani Hazretleri'ni ziyaret etti. Müştak Baba, Bağdat'a gidişinin bir davet üzerine olduğunu kaydeder. Oradan Hindistan'a, oradan da Hicaz'a gitti ve hacı oldu. Hac dönüşü İstanbul'a geldi. Oradan Trabzon'a geçti. Kudüs ve Şam'a gitti. Müştak Kadiri Baba Hazretleri 1790–1814 yılları arasında İstanbul'da bulunup, Eyüp'te Selami Efendi Dergâhı’nda kaldı. Orada Bitlis'e döndü. Burada İbrahim-i Ethem adında bir oğlu oldu. Bu oğlu Ethem Baba adıyla meşhur oldu. İki kızından birini saraydan Ahmed Bey'e, diğerini Ahmed Muhlis Paşa'ya nikâhladı. Müştak Efendi, Konya'ya Mevlana Hazretleri'ni ziyarete gitti. Orada bereketlenmek için Mesnevî Şerif okuttu. Konya eşrafında çok yakın ilgi gördü. Konya'dan İstanbul'a, oradan da Muş'a döndü. Muş'ta tedrisata devam etti. Bir ara Erzurum'a uğradı. Orada çilehanesi vardı. Çok talebe yetiştirdi. Erzurum'da kendilerine hilafet verdikleri zatlar şunlardır:
Oğlu Hacı İbrahim Ethem Efendi Hazretleri
İstanbul-Etyemez'deki Gümüş Baba Dergâhı şeyhi Seyyid Sadullah Efendi Hazretleri
Erzurumlu İbrahim Ethem Hazretleri,
İstanbul-Haseki Başmak-ı Şerif Dergâhı şeyhi Musullu Baba Efendi Hazretleri
Mehmed Celal Paşa
Ahmed Cemal Paşa ve diğerleri.
Müştak Efendi, uzun boylu, geniş göğüslü, nuranî yüzlü, ela gözlü, çekme burunlu, heybetli, hoş sohbetli, fakir fukaraya yardımı çok seven bir zattı. Hakkâri beylerinden olduğu halde dünya malından ve rütbelerinden yüz çevirmiştir. Manevî saltanat ona dünyanın yanında üstün ve kıymetli olmuştur. Kadiriyye yolu önde gelenleri arasına girmiştir. Ömrünü insanların hizmetinde geçiren Müştak Baba Hazretleri, Muş'ta iken bozuk itikat sahibi kimselerin hücumuna uğradı. Evinde, seccadesi üzerinde ibadetle meşgul iken boğularak şehit edildi. Şehit edileceğini önceden dostlarına haber vermişti. Kendisi bu ilahî takdire boyun eğdi. O sırada yetmiş beş yaşında idi. Farsça olarak yazdığı çok kıymetli şiirleri vardır.
Müştak Baba, ayrıca bir Hacı Bayram Velî mensubu ve onun hayranıdır. O, zaman zaman Ankara’ya gelerek onun kabrini ziyaret eder ve onun manevî olarak duasını alır. Nitekim o, bu ziyaretlerinden birisi esnasında, Hacı Bayram Velî’nin kabri başında söylediği bir Gazel‘le Ankara’nın 1923 yılında İstanbul’la baş başa (başkent) olacağını ifade etmesi bu velî’nin en büyük keşiflerinden birisidir. Nitekim bu Gazel’in de içinde bulunduğu onun Divân’ı, İstanbul’da 1847’de basılmıştır. O, bu Gazel’inde; Ankara’nın başkent olacağını, bunun tarihinin de, bu Gazel’deki anahtar kelimelerin baş harflerinin ebced hesabıyla 1341/1923 olduğunu, hatta Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ilanının da ıyd-ı mübârek olan Cuma günü’ne rastlayacağını ifade etmektedir. Nitekim de bu İstihrac-nâme türündeki Gazel’de belirtilen hususlar; yer, tarih ve gün olarak aynısıyla olmuştur. İşte Müştak Baba; böylesine velî, mutasavvıf, millî mefkûreye de vâkıf önemli bir şairimizdir.
Bu şiirlerini:
Divan,
Asâr-ı Müştak Esrar-ı Uşşak,
Mektûbât-ı Müştak,
Baharnâme eserlerinde toplanmıştır.
Yüce Allah sırrını mukaddes ve mübarek kılsın.